9 Ağustos 2010 Pazartesi

YORGUNLUK İÇİN


Yorgunluk, artık hastalık haline geldi neredeyse. Sizlerde kendinizi sürekli olarak yorgun hissediyorsanız, mutlaka önlemini almanız gerekir. Çünkü, yorgunluk, vücut ağrıları ve halsizlikten öte, yaşam kalitesini çok fazla düşüren ve insanı verimsiz kılan bir durum. Öncelikl yapılması gereken, uyku hijyeni ve uyku kalitesini artıracak, tedbirler almak. Nasıl mı?
Uyku Hijyeni İçin Genel Öneriler;
* Sabahları kalkış saatlerinizi düzenleyin.
* Ögleden sonra aktivitenizi artırın.
* Akşamları veya yatmadan önce egzersiz yapmayın.
* Gündüzleri bol ışıklı ortamda bulunun.
* Yatmadan önceki 2 saat içinde ılık duş alın.
* Akşamları kafein, nikotin, alkol, fazla yemek ve içecekten sakının.
* Yatak odanızı sadece uyumak için kullanın.
* Yatarken ışığı ve televizyonu kapatın.
* Yetişkinler için günde ortalama 7-8 saat uyku tavsiye edilir.
Ayrıca...
* Düzenli egzersiz, enerji düzeyini artırır ve neden ne olursa olsun yorgunluğu azaltır. Düzenli orta düzeyde aerobik egzersizin (haftanın çoğu günü 30 dakika yürüyüş veya eşdeğeri) hastalık kaynaklı yorgunluğu istirahattan daha etkin olarak azalttığı gösterilmiştir.
* Kahvenin uyarıcı etkisi performansı sadece geçici olarak artırır.
* Kronik yorgunluk sendromunda bilişsel davranış terapisi ve kademeli egzersiz tedavisi olarak iki farklı yaklaşım bulunur. Bilişsel davranış terapisi, iyileşmeyi geciktirecek inanç ve davranışlarını değiştirmeye yönelik olarak seanslar halinde düzenlenir. Düzeyi giderek artırılan egzersiz tedavisi ise yorgunluğu azaltır.
Kaynak ;milliyet.com.tr

Cilt Tipine Göre Bakım



Güzel bir cilde sahip olmanın yolu öncelikle cilt tipinizi doğru tanımaktan; sonrasında da uygun bakım ürünlerini kullanmaktan geçiyor. Işıl ışıl parlayan, gergin ve pürüzsüz bir cilt için en pahalı olanları değil, cilt tipinize uygun ürünü seçmeye özen göstermeniz gerekiyor.

Medical Park Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Makbule Dündar; cilt tipine göre nasıl bakım yapılması gerektiği konusunda basit ama etkili ipuçları veriyor:

Normal cilt: Görünümü şeffaf, nem ve yağ durumu dengeli, gözenekler kapalı ve pürüzsüz bir cilt tipi olarak tanımlanıyor.

Normal ciltlere krem veya süt tipi temizleyici, alkol oranı normal tonik (yüzde 5-7.5) hafif bir nemlendirici ve peeling krem öneriliyor. Otuzlu yaşlardan itibaren, başlangıç için haftada 1-2 gün olmak üzere uygulanan besleyici gece kremi, göz çevresi kremi ve maskeleri kullanmaya başlanabilir.

Kuru cilt
Görünümü mat, yağ salgılanması normalin altında ve nem oranı çok düşük ciltl tipi. Gözenekler ufak ve kapalı olur. Kullanılabilecek ürünler arasında krem veya süt tipi temizleyici, alkolsüz tonik, yoğun bir nemlendirici, yoğun yağ içeren besleyici gece kremi, nem ve yağ depo edici maskeler, göz çevresi ve boyun kremleri, peeling krem, yaş ilerledikçe de serumlar ve ampuller öneriliyor.

Karma cilt
T bölgesi (alın, burun ve çene) yağlı, yanaklar ve göz çevresi daha normal ve kuru olur. Ciltte nemsizlik de görülebiliyor. Yağlı kısımlarda gözenekler açık oluyor; siyah nokta ile sivilce oluşabiliyor. Kullanılabilecek ürünler: Süt ve jel tipi temizleyici, alkol oranı düşük tonik (yüzde 3-5), cildin ihtiyacına göre nemlendirici, temizleyici, sıkılaştırıcı maskeler, peeling krem, otuzlu yaşlardan itibaren cildin ihtiyacına göre gece kremi ve göz çevresi kremi.

Hassas cilt
Bu cilt tipinde deri, damarları gösterecek kadar incedir.Cilt, kızarık ve dalga dalga bir görünüm sergiler. Hassas ciltler, kötü koşullara hemen reaksiyon gösterir ve sıklıkla susuzluktan ötürü gerilir. Süt tarzı temizleyici, alkolsüz tonik ve hassasiyet giderici bakım kremi kullanılması öneriliyor.

Yağlı cilt
Görünümü parlak ve yağlıdır. Bu cilt tipinde, gözeneklerin içi dolu ve açık, siyah noktalı, sivilce ye de uygun olur. Yağlı ciltler problemsiz yağlı cilt, yağlı hassas cilt ve sivilce li-akneli cilt olmak üzere üç tipe ayrılıyor.

Kullanılabilecek ürünler arasında jel tipi temizleyici, alkollü tonik, çok hafif nemlendirici, temizleyici- sıkılaştırıcı maskeler ve peeling krem. Hassas yağlı ciltlerde ek olarak hassasiyet giderici kremler, pomatlar, hassasiyet giderici ve yağ dengeleyici maskeler.

Sivilceli-akneli yağlı ciltte ise akne nin; mutlaka bir dermatolog denetiminde, medikal olarak tedavi edilmesi gerekiyor. Medikal tedaviye ek olarak günlük bakımda sabun veya jel tipi temizleyici, alkol oranı yüksek tonik, çok hafif nemlendirici, temizleyici ve sıkılaştırıcı maskeler öneriliyor.

Olgun cilt: Olgun cilt, hücrenin yaşam ritminin yavaşlaması sonucu oluşan bir cilt tipi olarak tanımlanıyor. 60′lı yaşlara doğru yağ bezeleri ifrazatında yüzde 50′nin üzerinde azalma oluyor. Deride incelme, sarkma, derin çizgiler ve cilt lekeleri meydana geliyor. Özellikle 35 yaşından itibaren uygulanan kürler, cildin güzelliği için önem taşıyor.Süt veya krem tipi temizleyiciler, alkolsüz tonik, yoğun nemlendirici, besleyici, hücre yenileyici bakım kremi, yağ ve nem depo edici hücre yenileyici maskeler, serim, ampuller ve peeling krem gibi ürünlerin kullanılması öneriliyor.

Evde Cilt Bakımı

Sağlıklı ve güzel bir cilt için, doğal cilt bakımı programına başlıyoruz. Harekete geçmek için toprağa, kile, bitkilere, çiçeklere, süte, sirkeye sahip olmanız yeterli. Bir de tabii, kendinize vakit ayırma kararlılığına...

Pahalı kremlere ve losyonlara para harcamanız ise, gerekmiyor... İşe, temel bakım reçetelerini öğrenerek başlayalım... Cilt tiplerinize göre bakım reçeteleri ise, haftaya... Kil maske leri

Kil cilt bakımı nda çok yönlü bir madde. Derin bir temizleyici olarak kil, kiri epidermisin derinliklerinden çıkarır. Besleyici olarak kil, sağlık lı cildin devamlılığı için önemlidir. Temizleyici ve sıkılaştırıcı olarak, en çok limon suyu veya su içeren katkı maddeleri ile etkili olur. Terapi kil, aynı zamanda antiseptik, anti iltihabik ve analjeziktir.

Kozmetik amaçlar için üç çeşidi bulunur: Beyaz, yeşil ve kırmızı kil... Onu süpermarketlerde ya da aktarlarda bulabilirsiniz. Bulabilirseniz, toz şeklinde alın. Su veya herhangi bir başka sıvıyı hızla emerek ve mavi-yeşil deniz yosunu gibi diğer katı katkı maddeleriyle, doğranmış otlar veya meyve veya sebze püreleriyle karışarak kolay kullanılır.

Küçük yumrular halinde satılan kili, önce blender veya kahve öğütücüsü içinde kendiniz toz haline getirmezseniz, karışması biraz daha uzun sürer.

Kil, macun olarak kullanıma hazır şekilde de satılır. Bu oldukça zaman kazandırıcı olsa da yapabileceğiniz maske çeşitliliğini sınırlar, çünkü bazı reçeteler kil sıvı hale gelmeden önce diğer katkı maddeleri ilavesini gerektirir. Ayrıca, nispeten daha pahalıdır.

Kil maske si yapmak

Gerekli kil miktarı dinlenmiş mineral su ile kaplanır ve karıştırmadan 30 dakika dinlenmeye bırakılır. Musluk suyu veya klor içeren herhangi bir su kullanmayın. Bütün su emilene kadar karıştırmamak önemlidir çünkü, erken karıştırırsanız maske niz pütürlü ve yapışkan olur.

Bütün su iyice emilince malzemelerinizi iyice karıştırmalısınız. Karışım rahatlıkla uygulanabilecek kadar kalın, macun yoğunluğunda olmalıdır. Çok sıvı olursa yapışmaz, çok kalın olursa cilde derinden nüfuz etmez. Çok ince olan karışıma az miktarda kil ilave etmek yeterince kolaydır fakat, çok kalın olan macuna daha fazla su ilave etmek dikkat ister. Bu durumda her seferinde karıştırarak, azar azar su ilave etmek gerekir.

Kile diğer maddeler ilave edilecekse bunun bu aşamada yapılması tercih edilir fakat, yağ veya yağ karışımının kuru kile eklenmesi en iyisidir. Reçetelerin bazılarında dinlendirilmiş şişe suyu yerine meyve veya sebze suları kullanılır.

Maske ve losyonların uygulanması

* Kendinize sessiz bir zaman ve yer bulun. Saçınıza bant takın ve makyaj ınızı bütünüyle çıkartın. Cildinizi pamuk ve dinlenmiş şişe suyu, bitkisel çaylar, sulu bitkisel çözelti veya basit temizleme reçeteleri kullanarak dikkatlice temizleyin.

* Masajla ya da aynada korkutucu yüzler yaparak yüz kaslarınızı gevşetin.

* Yüzünüzü 1-2 dakika sıcak su kabının üstünde, buhara tutun. İki dakika sıcak kompres uygulayın. Böylece gözenekleriniz açılır, maske daha derine nüfuz edebilir.

* Maske yi parmaklarınız veya pamukla, göz çevreleriniz hariç, uygulayın. Meyve veya yumurta maske leri, genelde çok sıvıdır. İkinci katı birkaç dakika sonra, ilk kat biraz kuruduğunda uygulayın.

* Maske yi temizleme vakti gelin ceye kadar yüzünüzü hareket ettirmeyin.

* Maske yi, alından aşağıya doğru, göze hiçbir şeyin değmediğinden emin olarak çıkartın. Hafif meyve maske leri pamukla kolayca çıkar. Kil maske lerinde kili yumuşatmak için önce yüzü durulamak gerekecektir.

* Gözenekleri kapatmak için uygun yerlere sulu bitkisel çözeltileri, sprey veya pamukla veya parmakla hafifçe vurarak uygulayın.

Birçok metal, kil, meyve veya sebze sularıyla temas ettiğinde paslanır. Bu nedenle metal karıştırma kapları, k aşık veya spatula kullanmayın. Maske içinde ılık su kullanılabilir, ancak karışımı ısıtmayın. Maske lerin, kullanımdan hemen önce hazırlanması, en iyisidir. Bitkisel çaylar

Bitkisel çayların çoğu, uzun süreli doğal cilt programında faydalıdır; temizleme ve sıkılaştırma nitelikleri vardır. Hepsi, her cilt tipi için uygundur.

Altıncık (marigold çiçeği): Antiseptik, mantara, iltihaba karşı ve iyileştirici. Tek başına veya yarı yarıya lavanta veya papatya karışımı ile kullanın.

Papatya çiçeği: Sık sık rahatsız olan cilt için en iyi mantar, iltihap önleyici, temizleyicidir. Çayı göz çevresindeki nazik cilt için özellikle tavsiye edilir.

Mürver çiçeği: Sıkılaştırıcı, iltihaba karşı etkili, temizleyici.

Lavanta çiçeği: İltihaba karşı, temizleyici. Lavanta hafif bir kuruma yapar.

Ihlamur çiçeği: Papatyaya benzer, çok serinleticidir. Sıkılaştırıcı, iltihaba karşı etkisi yaşlanan cilt için iyidir.

Ebegümeci: İltihaba karşı, serinletici.

Nane: İyi bir temizleyici ve sıkılaştırıcıdır.

Biberiye: Antiseptik, havalandırıcı ve canlandırıcı; kan damarlarında kan dolaşımını artırır. Biberiyeyi tek başına veya daha fazla sıkılaştırıcı etki için beyaz civan perçemi ile yarı yarıya karıştırarak kullanın.

Kekik: Güçlü bakteri karşıtı etki: Sivilce veya enfekte egzama için cildi yıkamak faydalıdır. Tek başına veya sakinleştirmek, iyileştirmek için papatya ve/veya altıncık ile eşit oranlarda kullanın.

Beyaz civan perçemi: Yaşlanan ve hasarlı ciltler için iyi bir temizleyici, sıkılaştırıcı, antiseptiktir.

Çay hazırlamak: 250 mililitre kaynar suya bir büyükçe yemek kaşığı doğranmış kuru ot kullanın. Orta büyüklükte bir kupaya otları ağzına kadar doldurun. Demi 10 dakika bekletin, sıvıyı süzün ve kullanmadan önce soğumaya bırakın. Pamuk ile uygulayın ve doğal kurumaya bırakın.

Buz küpleri için çaylar

Bir çayın raf ömrü yakl aşık 12 saattir. Ancak, süzülmüş ve soğumuş çay buz kalıplarında dondurulabilir ve buzlukta 1-3 ay saklanabilir. Bu küpleri için papatya, lavanta, ıhlamur çiçeği ve biberiye çayları tavsiye edilir. Bazı sulu bitkisel çözeltiler de buz küpleri yapmak için demlenebilir. Her 100 mililitre dinlendirilmiş şişe suyuna bir yemek kaşığı sulu bitkisel çözelti kullanın.

Serinletici ve sulandırıcı etki için küpü direkt olarak cilde, boyna ve kollara sürün.

Kompres için çaylar

Kompresler de iltihaplanmayı serinlettiği gibi- kan dolaşımını artırarak, gözenekleri kapatarak cildi sıkılaştırır. Özellikle kuru, yaşlanan veya hasarlı cilt için iyidir.

Kompres için, iki geniş kaba, iki banyo havlusuna veya pazene ihtiyacınız olacak. Yukarıda saydığımız kurutulmuş otlarda bir büyükçe yemek kaşığı ve bir yemek kaşığı limon suyunu bir kaba yerleştirin ve üç kupa kaynamış su dökün. 15 dakika demlenmeye bırakın. İkinci kaba bir litre soğuk su ve bir yemek kaşığı sirke dökün. Soğutmak için az miktarda buz küpleri ekleyin.

Havlulardan birini sıcak çaya batırın ve havluyu yüzünüze sermeden ve bir dakika yüzünüzde bekletmeden önce fazla suyunu sıkın. Birinci havluyu çıkarın ve diğer havluyu hemen soğuk su kabına daldırın. Aynı şekilde yüze uygulayın ve yine bir dakika bekleyin. Sıcak ve soğuk kompres işlemini iki kez tekrarlayın. Gözenekleri kapatmak için soğuk kompresle tamamlayın. Gülsuyu ile parmak uçlarınızla teninize hafifçe vurarak bitirin ve doğal kurumaya bırakın.

Buhar

Cildi derinden temizlemenin geleneksel bir yolu, yüzü zaman zaman birkaç dakika buhara tutmaktır. Buhar, kir ve hava kirliliğini ciltten etkili bir şekilde çıkarır akat, aynı zamanda doğal yağları da çıkarır. Bu nedenle bu teknik, yağlı ciltlerde veya sivilce problemi olan birinde mükemmel sonuçlar getirse de, birçok cilt için uzun vadede kurutma etkisi vardır. Buhar bu nedenle kuru veya yaşlanan ciltte çok az kullanılır.

Buhar banyosu

1 litre kaynar su koyduğunuz geniş bir kap ve orta boy bir havluya ihtiyaç duyacaksınız. Kabın önüne oturun, başınızı havlu ile kaplayın ve yüzünüzü önerilen süre kadar buharda tutun. Sonra yüzünüzü pamuk ile veya havlu ile kurutun ve gülsuyu ile temizleyin. Doğal kurumaya bırakın.

Buharın faydasını, kaynar suya iki damla papatya, solucan otu, lavanta, gül otto veya çay ağacı bitkisel yağ damlatarak artırılabilir. Kuruladıktan sonra altıncık taşıyıcısı içinde sulandırılmış aynı yağı cilt üzerine ince bir tabaka uygulayın.

Sulu bitkisel çözeltiler

Hidroseller veya çiçekli sular olarak da bilinen sulu bitkisel çözeltiler, buğu damıtma ürünleridir. İlgili bitkisel yağlardan daha az yoğun olmalarına rağmen, onlara benzer özellikler taşırlar. Suda çözülebilen aktif maddelerle zenginleştirilmişlerdir.

Cildi temizlemek, gözenekleri sıkılaştırmak, cildi sulandırmak ve cildin pH dengesi için faydalıdırlar. Temizlik veya beslenme maske lerinin arkasından temizleyici / sıkılaştırıcı olarak tavsiye edilirler. Çoğu ayrıca, bakteri ve mikroba karşı etkilidir.

Sulu bitkisel çözeltileri kullanmak

Sulu bitkisel çözeltiler yüze günde iki kez uygulanabilir. Pamuk ile veya sprey şişesinde kullanın, fakat gözlerinizi koruyun. Doğal korumaya bırakın. Sulu bitkisel çözeltiler ayrıca, banyo suyuna da genel cilt toniği olarak, üç yemek kaşığı katılabilir ve bazen de kil maske si hazırlarken suyun yerini tutabilir.

Papatya: Bütün cilt tipleri için uygundur. İltihaplara karşı çok yumuşaktır, sakinleştirici ve temizleyicidir, aşırı güneş ve rüzgara karşı iyi gelir.

Adaçayı: Kuru ve yaşlanan cilt için uygundur; düzensiz hormon seviyesi ve menopoz a bağlı cilt problemleri içindir.

Mısır çiçeği: Birçok sulu bitkisel çözeltinin tersine genelde göz çevresinde kullanılır, gözleri yakmaz. Papatya ile benzer özelliklere sahiptir.

Lavanta: Bütün cilt tiplerine uygundur ancak hafif kuruma yapar. Serinletici, iltihaplara karşı, güneş ve rüzgar yanığına karşı ve saç toniği olarak iyidir.

Portakal çiçeği: Bütün cilt tiplerine özellikle kuru veya hassas ciltlere uygundur; iltihaplara karşı, kırmızı kabarıklıklar için iyidir.

Biberiye: Bütün cilt tiplerini dengelemek ve gözenekleri temizlemek ve sıkılaştırmak için ve saç için mükemmeldir, dolaşımı hızlandırır.

Gülsuyu: Bütün cilt tiplerine, özellikle yaşlanan ciltlere uygundur, dengeleyici, temizleyici ve sıkılaştırıcıdır.

Cadı fındığı: Bütün cilt tiplerine uygundur; yumuşak bir sıkılaştırıcıdır.

Kozmetik sirke

Sirke cildi sulandıran, küçük kılcal damarlar içindeki kan dolaşımını hızlandıran bir etkiye sahiptir. Ayrıca antiseptiktir ve enfeksiyona neden olan bakteri, virüs veya mayaların hızla çoğalmasına engel olur. Cilt yüzeyindeki aşırı yağlı bezeleri çözer ve pullanma veya soyulma durumlarını azaltır. Sirke, cildin pH seviyesini düzenler.

Kullanacağınız her bitkiyi, kullanmadan önce iki gün kurutun. Kurutulmuş bitkiyi ölçün ve karıştırın ve sonra sirkeyi ve bitkisel yağları ekleyin. Tamamen sıvılardan oluşan kozmetik sirkeler, sadece bir kez kullanılabilir. Bitki içerenler dinlenmeye bırakılmalıdır. Sonra vidalı kapaklı bir kavanozda hazırlayın ve bir pencere eşiğine bırakın, süzün ve şişeleyin. Bir çay kaşığı kozmetik sirkeyi yüzünüzü yıkamak için dinlenmiş şişe suyuna ilave edin veya banyo suyuna 3-4 yemek kaşığı dökün.

Lavanta, biberiye ve gül ağacı

Sirke: 500 mililitre iyi kalite beyaz şarap veya elma sirkesi

Bitkisel yağlar: 3 mililitre lavanta, 3 mililitre biberiye ve 2 mililitre gül ağacı

Ve: 2 yemek kaşığı gliserin

Altıncık ve mürver çiçeği

Bitki: 50 gram altıncık çiçekleri ve 75 gram mürver çiçekleri

Sirke: Bir litre iyi kalite beyaz şarap veya elma sirkesi

Dinlenme: İki hafta

Lavanta, gül, karanfil ve ıhlamur

Bitki: Lavanta çiçeği, gül yaprağı, karanfil ve ıhlamur çiçeklerinin her birinden 30 gram

Sirke: Bir litre iyi kalite beyaz üzüm veya elma sirkesi

Dinlenme: İki hafta

Tüm ciltler için bakım bilgileri

* Yağlı bölgeleri veya karışık ciltteki sivilceli bölgeleri yağdan arındırıcı maddelerle temizlemeye çalışmayın.

* Cildinizi çok etkili veya yüksek dereceli alkol içerikli ürünlerle temizlerseniz, yağ bezleriniz buna daha fazla yağ üreterek tepki gösterir.

* Cildiniz kuruysa, yüzünüzü soğuk suyla yıkamayın. Gözenekler kapanır ve cildiniz daha fazla kurur.

* Cildin kendisini yenileyebilmesi için, haftada bir, iki kere, cilde uygun yüz maske leri uygulamalısınız. Peeling yöntemi de, cildin sertleşmesini önler.

5 Ağustos 2010 Perşembe

MEYVELERİN ZARARLARI


Meyvelerin faydalarını, her fırsatta duyuyor ve okuyoruz. Ama, bu kadar faydalı olduğu söylenilen meyveler, gerçekten de söylendiği kadar faydalı ve masum mu? İşin aslı hiç de öyle değil. Son dönemlerde çok önem kazanan, glisemik indeks olayı, meyveler için de geçerli.
Neden dikkat etmeli : Meyveler, doğal şeker olan fruktoz içerir. Dolayısıyla meyve vücut yağlarını yakmanıza engel teşkil edebilir.
Ne kadar kötü : Vücudumuz fruktozu doğrudan yakıt olarak kullanamaz. Fruktozon öncelikle karaciğere gidip glikoza dönüşmesi gerekir. Meyvenin çoğunlukla kandaki glikoz ve insülin seviyelerini hızlı artırmayan, düşük derecede glisemik bir karbonhidrat olmasının sebebi de budur. Karaciğer glikojen ile dolu ise, gelen fruktozu glikoza değil, yağa dönüştürür.
Yapılması gereken : Siz siz olun, her zaman taze ürünleri tercih edin. İşlenmiş, paketlenmiş ya da konservelenmiş ürünleri satın almamaya özen gösterin. İşlenmiş ürünler genellikle daha çok şekerle doyuma ulaşmıştır ve tıpkı meyve suları gibi, uzak durulması gerekenlerin başında gelir.
Glisemik indeks nedir: Gıdaların kan şekerini yükseltme hızına glisemik indeks denir. Eşit miktarda karbonhidrat içerseler de yiyeceklerin kan şekerini artırıcı etkileri birbirinden farklıdır. Çünkü yiyeceklerdeki karbonhidratlar sindirim sisteminden farklı hızda geçer ve emilir. Meyve seçiminde kullanabileceğiniz referans “glisemik indeks” değerleridir. Bir meyvenin glisemik indeksi ne kadar düşükse diyetinizde o kadar yer verebilirsiniz. Glisemik indeksi düşük gıdaların seviyesi 55 ve altıdır; spor sonrası dışında glisemik indeksi 70’i aşan meyveleri yemeyin.

ZAYIFLATAN YİYECEKLER


Kilo probleminiz var ise, bazı besinlerden yararlanarak, yağ yakma hızını artırabilir ve kilo verme işini, sağlıklı ve kolay bir şekilde halledebiirsiniz. Nasıl mı? Yapılan araştırmalara göre, kilo vermede yardımcı ve yağ yakmayı sağlayan 9 adet besin tespit edilmiş. Üstelik bu besinleri, çoğu da, mutfaklarımızda sıklıkla bulunan besinler.
Az yağlı süt, az yağlı yoğurt ve peynir: Bunların ortak sırrı içerdikleri kalsiyumdur. Nutrition Reviews isimli dergide yer alan 90'dan fazla araştırmanın yeniden gözden geçirilmesiyle bol kalsiyum alımıyla iyileşen vücut niteliği arasında güçlü bir bağ bulundu.
Yulaf, arpa: Bunların sırrı ise liflerde yatıyor. American Journal of Clinical Nutrition isimli dergideki araştırmaya göre, akşam yemeğinde beyaz pirinç yerine büyük bir tabak lezzetli arpa ile göbeğinizdeki yağlardan kurtulabilirsiniz.
Yeşil çay: İçerdiği katesin metabolizmayı ve karaciğerin yaktığı yağ oranını hızlandırıyor. Bunun etkisinden yararlanmak için günde 4-6 bardak yeşil çay için ve her hafta en az 3 saat egzersiz yapın.
Yumurta: Protein içeriği sayesinde yumurta, kilo vermenize yardımcı olur. Öncelikle vücudunuz proteinli yiyecekleri parçalamak için daha fazla enerji kullanıyor. Ayrıca protein kas kütlenizi tutmaya yardımcı oluyor, kaslarınız yağdan fazla kalori yakıyor. Sonuç olarak, protein sizi karbonhidratlardan daha fazla tok tutuyor.
Ceviz, badem: İçerdiği iyi yağlar, lif ve protein vücudun insülin direncini artırır, kilo vermeye yardımcı olur. Ceviz, en iyi omega-3 yağ asit kaynağından biridir. Badem ise kemik şekillenmesinde ekstra fayda sağlar.
Somon: Newcastle Üniversitesi'nde düzenlenen araştırmada, somon balığında bulunan omega-3 yağ asitlerinin yağ kütlesini azalttığı belirtildi. Diğer araştırmalar da, omega-3 yağ asitlerinin sizi tok tuttuğunu ve yağlı balık yedikten sonra 2 saat sonra daha tok hissettiğinizi gösteriyor. Haftada en az iki kez somon, uskumru, konserve ton balığı veya 'eğer bulabilirseniz' kuzey denizlerinde yaşayan Ringa balığı gibi diğer yağlı balıklardan tüketin.
Elma, Armut, dolmalık biber: Bu gıdaların içerdiği ve bitkisel gıdalarda bulunan doğal kimyasal olan flavonoidlerin yağ yakma etkisi bulunuyor. American Journal of Clinical Nutrition isimli dergide yayınlanan araştırmaya göre, çok flavonoid tüketen kadınların vücut kütle indeksleri önemli ölçüde düşüyor. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde de flavonoidlerin kalori tüketimini artırdığı, vücuttaki yağ yakışını hızlandırdığı bulundu.
Keten tohumu: İçerdiği lignan sayesinde keten tohumu, menopoz sonrası kadınlarda daha az vücut yağı ve vücut kütle indeksi sağlıyor. Her gün kahvaltılık tahılınıza, yoğurdunuza ya da salata sosunuza bir yemek kaşığı keten tohumu ekleyebilirsiniz.
Sirke: Araştırmacılar, sirkenin vücudun yağları parçalamasına yardımcı enzim üreten genleri harekete geçirdiğini söylüyorlar. Sütle ya da sodayla seyreltebileceğiniz yaklaşık bir yemek kaşığı sirkeyi her gün için.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

YILAN TEDAVİSİ


Yılan, tehlikeli ve zehirli bir hayvan. ama, tedavi edici özelliği de bulunan bir hayvan olduğu keşfedilmiş. Yılan tedavisi, pek bilinen bir tedavi olmamasına rağmen, yavaş yavaş yaygınlaşan bir tedavi.
Bayburt'un Kırkpınar köyünde her yıl mayıs ayında ortaya çıkan yılanların birçok hastalığa iyi geldiğine inanılıyor.
Bayburt'a bağlı Kırkpınar köyünde bulunan ve boyları yaklaşık 50 santimetre olan yılanlar, her yıl mayıs ayının ilk haftasında yuvalarından çıkıyor. Köylüler tarafından yakalanarak haziran ayının ilk haftasına kadar bir ay süreyle süt ile beslenen, zehirsiz olduğu belirtilen yılanların, sedef ve egzama gibi birçok hastalığa iyi geldiğine inanılıyor.
Köy girişinde bulunan kadınların bidonlar içerisinde sakladığı yılanlar, 10 lira karşılığında rahatsızlık bulunan bölgeye konularak, kendi haline bırakılıyor. Yılanların hastalıklı bölgeyi terk etmesi, tedavinin bittiği anlamına geliyor, bir seans yaklaşık 10 ile 30 dakika sürüyor.
Eniştesinin sırtındaki ağrı nedeniyle ailesiyle birlikte köye gelen Hamiyet Danayiğen, doktora gitmelerine rağmen eniştesinin sırt ağrısının geçmediğini, bu nedenle söz konusu tedaviyi denemeye karar verdiklerini söyledi. Kendisinde de sürekli başının ağrıdığını, ancak korktuğu için “yılanlı tedavi” yaptırmadığını ifade eden Danayiğen, “Akrabalarımızdan ve buraya gelenlerden yılanların şifalı olduğunu duymuştuk. Eniştemiz uzun süredir sırt ağrısı çekiyor. Romatizma, bel ağrısı ve sedef gibi hastalıkları bulunanlara yılanların iyi geldiğini duymuştuk, bu nedenle köye geldik. Yılanların eniştemin sırt ağrısına iyi geleceğini inanıyoruz” dedi.
Sırtındaki kaşıntıyı yılanın geçirmesini umuyor
Sırtındaki kaşıntının geçmemesi nedeniyle İstanbul'dan gelen 61 yaşındaki Enver Gündüz ise tek umudunun “yılanlı tedavi” olduğunu belirtti. Sözde tedavi sırasında sırtına 5 adet yılan konulan ve 20 dakika boyunca hareket etmeden yüz üstü yatan Gündüz, “Yılanların konulmasıyla birlikte vücudumda bir soğukluk hissettim. Ama tabi ki tedavi olup olmadığımı daha sonra anlayacağız. Bunun için uzun yıllar doktora gittim, ancak tedaviden bir fayda göremedim. Eşimin de sırtında benzer şekilde ağrı olmuştu. Önceki yıllarda buraya getirdik, yılanlı tedavinin ardından çok şükür bir şeyi kalmadı. Umuyorum benim de kaşıntım geçecek” diye konuştu.
Yılanlı tedavi çok eski zamandan beri uygulanıyor
Köyde yaşayan ve yaklaşık 5 yıldır bu tedaviyi yaptığını söyleyen Mürvet Çelikkanat (58), yılanlar tarafından geldiğine inanılan “şifa”nın geçmişini anlattı.
Her yıl mayıs ayında kendiliğinden çıkan yılanları köye yakın dağlık alanlarda topladıklarını ifade eden Çelikkanat, şöyle konuştu:
“Bu tedavinin geçmişi 300-400 yıla dayanıyor. O zamanlarda ihtiyar bir kişi, köyde yaşadığı değirmende büyük bir yılanla kalıyormuş. Yılandan korktukları için insanların yanına gelememesi üzerine yaşlı kişi, şifa dağıtması dileğiyle yılanı dağa bırakmış. Aradan yüzlerce yıl geçse de herkes bunu bilir, buna inanır. Bizler de bu tedavi şeklini yapabildiğimiz kadar devam ettireceğiz.”
Yurt dışından dahi gelerek, rahatsızlıklarına çare arayanların olduğunu anlatan Çelikkanat, “Müşterilerimizin sayısı her yıl artıyor. Almanya'dan dahi hastalarımız var” dedi. Köyde yaşayan 53 yaşındaki Mücahit Karagüller de devletin köydeki bu tedavi şekline sahip çıkması gerektiğini savundu.
Türkiye'nin bazı illerinde balık gibi bazı hayvan türleri ile tedavi yapıldığını dile getiren Karagüller, “İnsanların burada şifa bulduğu göz ardı edilmemeli. Böylesine yoğun bir potansiyeli bulunan yere devletimizin el atmasını istiyoruz” dedi.
Uzmanlara böyle bir tedavi metodu yok
Giresun Özel Ada Hastanesinde görevli dermatolog Prof. Dr. Köksal Alpay, yılanların bazı hastalıklara çare olduğu yönündeki inanışların tamamen psikolojik olduğunu, böyle bir tedavi metodu bulunmadığını belirtti. Alpay, “Hasta hekim ilişkilerinde iki tarafın da birbirine inanması çok önemli. Ancak bu bir tedavi metodu değil, böyle bir şey beklenemez de. Hasta oradaki yılanlarla yapılan şeye inanabilir ve psikolojik destek gibi olabilir. Tabi bunun bile bir izahı yok” dye konuştu.
Bu arada, Bayburt il merkezine 25 kilometre mesafede bulunan, “yılanlı tedavi”siyle ünlenen Kırkpınar köyünün girişindeki levhanın içeriği görenleri tebessüm ettiriyor. Kırkpınar köyü yazısının altında parantez içinde “yılanlı” yazısı, bu tabelanın altında da 112 Acil Servis'e ait bir başka tabela bulunuyor.

KAHVENİN FAYDALARI


Pek çok kişinin severek içtiği ve hatta tiryakisi olduğu kavve hakkında, ne kadar bilgimiz var. Kahvenin ana vatanı neresidir. Özellikleri nelerdir, faydaları ve zararları nelerdir. bu konular hakkında, sizleri bilgilendirmek istiyoruz. Kahve (coffea) , İkiçenekliler sınıfının, kökboyasıgiller familyasından, vatanı Afrika olan, fakat Asya ve Amerika'nın tropik bölgelerinde yetiştirilen, 20 kadar çeşidi olan bir ağaçtır. En çok bilineni Arabistan Kahvesi’dir. 7-8 metre boyunda bir ağaçtır. Yaprakları sivri uçlu olup, kenarları dalgalıdır. Çiçekleri beyaz ve hoş kokuludur. Meyvesi kiraza benzer; içinde ince iki çekirdek bulunur. Her çekirdeğin içinde aynı şekilde bir tohum vardır. Tohumlarında, kafein alkoloidleri vardır.
KAHVENİN FAYDALARI;
*Kan dolaşımını sağlar.
*Uykuyu kaçırır, düşünmeyi kolaylaştırır.
*Yarım baş ağrılarını dindirir.
*Uyuşturucu maddelerle zehirlenmelerde faydalıdır.
*Boğmaca öksürüğünü keser.
*Nıkris ağrılarını teskin eder.
KAHVENİN ZARARLARI;
*Tansiyonu yüksek olanların kahve içmemesi tavsiye edilir.
*Fazla miktarda içildiğinde uykusuzluk, sinir bozukluğu ve çarpıntı yapar.